30 Aralık 2016 Cuma

Severek İzlediğim Diziler Vol.5 # Forever #

30 Aralık 2016 Cuma
Kendi yaşadığım hayal kırıklığından mütevellit giriş cümlem "Dizi yanlızca 1 sezon olarak çekilmiş" olacak. Zira "oha çok iyi dizi buldum yeaaahh" diyerek 1 sezonu hızlıca bitiren ben, dizinin 2. sezonunun olmadığını öğrenmemle birlikte yaklaşık 2-3 dk boyunca bilgisayarın ekranına boş bakışlar attım. Durumun gerçekliğini kabullenmem ve "isyeaaaannn" modunda bir süre daha takılmamın ardından tabii ki her biten dizinin yaşattığı döngünün bir sonucu olarak yeni dizi arayışına girdim. Siz şimdi 1 sezon çekilmiş dandik dizidir falan diye düşünmüş olabilirsiniz. NooooOOO!! Dizi süper bir dizi, kıymetini bilememiş haspalarım. 
Bir kere başrolde Ioan Gruffudd var (kalp kalp) kötü olması mümkün mü? :)Tüm ergenliğimi de buraya kustuktan sonra alt satıra doğru kendimi biraz ciddiyete davet edeyim bari :P


Dizide ana karakterimiz Henry Morgan 200 yıl önce yaşadığı bir olayla ölümsüzlük kazanıyor. Bu süre zarfında defalarca kez farklı tarzda ölümleri tecrübe eden Henry, ölümü en iyi bilen insan olarak NYPD de adli tıp doktorluğu yaparken bir yandan da ölümsüzlüğüne çare bulmanın peşinde. Dizinin başlarında "yaaaaa oğlum manyak mısın mis gibi ne yaşlanıyorsun ne ölüyorsun her şeyi yapabilmek için sonsuz zamanın var" desem de ilerleyen bölümlerde gösterilen flashbacklerle ölümsüzlüğün aslında ne kadar acı dolu hayatları içerisinde barındırdığını görebiliyoruz. Bu noktada Henry'nin yaşadığı hayatın tek bir hayat değil de her seferinde sonlanan ama fiziksel olarak sonlanmamış hayatların bir bütünü olduğu algısı oluşuyor ve seyirci flashbacklerle Henry'nin hüzünlü geçmişinin içine çekiyor.



Ana karakterimiz olayları çözmeye çalışırken bol bol ölmekten de geri kalmıyor :) ve her seferinde çıplak olarak suda hayata geri geliyor.
Dizi, Mentalist , Castle vb. dizilerden enstanteneler barındırıyor. Mentalist'teki Red John kadar olmasa da yine gizemli bir yan karakter var. Castle ve Mentalist tarzı ters köşe cinayet çözümlemeleri de cabası. Daha ne olsun.


Dizide Abraham Morgan -Abe (Judd Hirsch) karakteri benim favori karakterim. Henry ile aralarında geçen diyalogları müthiş keyifle izliyor idim :(


Dedektif Jo Martinez rolündeki Alana De La Garza da Ioan Gruffudd 'ın (Henry) yanında biraz sakil durmuş, suç&gizem türündeki benzer dizilerdeki 2.ana karakter dedektif ablalar genelde daha sempatik ve taş oluyorlar. Bu abla bi tık arada kalmış ne sempatik ne de taş. Ne yapalım malzeme bu idare edin artık, zaten bir süre sonra göz de alışıyor :P Sonuç olarak dizi güzel, izleyin izlettirin. 


Edit: OOoo abla aslında baya taşmış ama dizide belli etmiyormuş :) Google lamadan atıp tutmamak lazımmış ,bu da benim ayıbım olsun :D

28 Aralık 2016 Çarşamba

Artık Hepimiz Pastacıyız! Icaked İle Butik Pasta Tasarım Deneyimim :)

28 Aralık 2016 Çarşamba
Thanks god! Sonunda birileri bu projeyi faaliyete geçirdi. Yıllardır özel günlerde pasta siparişi vermek tam bir kabustu. Pastanın üzerine yazılan yanlış ismi bile tecrübe etti bu bünye :) Neyse ki artık "icaked" var diyerek reklam kokan bir cümleyle konunun özüne iniyorum. Icaked projesini TechAnkara proje pazarını ziyaret ettiğim sırada keşfettim. Tamam itiraf ediyorum, boğazına düşkün biri olarak tamamen firmanın masasının üzerinde duran pastaların cazibesiydi beni standa çeken :) Icaked yemek sepeti tarzında pasta siparişi verebileceğiniz bir web sitesi. Şu an için yanlızca Ankara'dan sipariş almaktalar. Fakat proje o kadar başarılı ki yakında tüm Türkiye'de aktif bir şekilde kullanılmaya başlanacağına hiç şüphe yok.
Merak edenler hemen linke tıklayabilirler, ama bana da ayıp olmasın diyerekten postu okuduktan sonra linke tıklayalım lütfen :) Gerçi link yeni sekmeden açılıyor siz tıklayın o kenarda dursun :)
** https://www.icaked.com/ 


Site üzerinden hazır pasta siparişi verebilir, ya da benim yaptığım gibi kendi pasta tasarımlarınızı oluşturabilirsiniz. Paylaştığım 5 pastayı da (Minionlu pasta hariç) icaked editörü üzerinden tasarladım, tasarlarken de müthiş keyif aldım. Aynı zamanda butik pasta tasarımlarımla hesabımda kendi icaked pasta arşivimi de oluşturmuş oldum :) 
+30 Nişan pastası tasarımım :) 

 Yeni yıl konseptinde tasarladığım bu pastayı da şirketimizin yeni yıl kutlaması için sipariş ettik bile :)
Eğer ki, ben tasarım yapamam o konuda yetenekli değilim derseniz de, kişilerin tasarlayıp paylaştığı tasarım pastalar içerisinden her hangi bir pastayı aynen sipariş verebilir ya da üzerinde bazı değişiklikler yaparak kendi tarzınıza uyarlayabilirsiniz. 
Bunu yapmak için;  https://www.icaked.com/  Tasarım Pastalar bölümünden beğendiğiniz tasarım pastayı seçerek Editörde Aç butonu ile tasarlanan pasta üzerinde editör yardımıyla  boyut, renk, obje vs. değişiklikleri kolayca yapabilirsiniz. --> Aşağıdaki web arayüzde gördüğünüz şekilde :) 


Bu arada bir üstteki Minion karakterli pasta tasarımı site üzerinden tasarım yapmış başka bir arkadaşımıza ait. Çokta sevimli olmuş :)


Özetle, ben bu proje fikrine bayıldım. Siteyi deneyimlemeden yazıyı paylaşmak istememiştim, fakat bugünkü (üstten 3. pasta) yeni yıl pastası sipariş tecrübemin ardından siteyi tavsiye etmekte hiç bir sakınca görmüyorum. 
Ayrıca sitenin yardım alma fonksiyonunun da çok hızlı çalıştığını tecrübe ettik. Sorduğumuz sorulara anında cevap almamızın yanı sıra, müşteri memnuniyetini önemseyen çalışanlara sahip bir firma. Bu nedenle pasta tasarlarken takıldığınız bir nokta olursa kesinlikle yardım almaktan çekinmeyin. Kendilerini tebrik eder, tasarım objelerini bir an evvel arttırmalarını tavsiye ederim. Zira boş zamanlarımda site üzerinden zevk için pasta tasarlayacak gibiyim :)  Kim bilir belki sizde https://www.icaked.com/  üzerinden benim tasarladığım butik pastalardan sipariş edebilirsiniz, ve belki bir gün ben de şirinleri görebilirim değil mi :P

15 Kasım 2016 Salı

Günlük Hayatta Nelerden Tasarruf Edebiliriz? Boşa Yapılan Harcamalar & Birikim Yapma Yöntemleri

15 Kasım 2016 Salı
Evet üşenmedim yazdım, buyrun okuyun :)

Günlük hayatta her birimizin vazgeçemeyeceği lüks tüketimleri var, bununla birlikte gereksiz harcamalarla birleşen lüks tüketimlerimiz kişisel ekonomimize darbe vuran en büyük etken. Ne kadar para kazanıyor olusak olalım, kazandığımız parayı dengeli ve planlı bir şekilde kullandığımızda birikim yapmak her bütçe için mümkün. Burada sermaye piyasaları yürütücüsü vs. Sıfatıyla değil, son zamanlarda harcamalarına kafayı takmış bir vatandaş olarak günlük çıkarımlarımı paylaşmak istiyorum. Eğer kazandığım parayla birikim yapmayı bırak, kazandığımla günü bile kurtaramıyorum diyenlerdenseniz yazıda kendiniz için faydalı olacak noktalar bulacağınızdan eminim J Öncelikle şunu söylemek isterim ki, benim tasarruf anlayışım kendini eve kapa dışarı çıkma, para harcama demek yerine, harcamaların daha kontrollü yapılması ve gereksiz tüketimin engellenmesine yönelik. Zira tasarruf yapmak başka şey, sosyal ortamlardan, istek ve arzulardan kendini tamamen soyutlamak başka şey. Ne de olsa insan olmanın gerekliliği olarak tabii ki sahip olmak istediğimiz nesnelerin olması doğal. Özellikle biz kadınların. Burada en önemli nokta gereksiz harcamaların normalleştirilerek, günlük temel harcamalarız (sabit giderlerimiz) haline getirilmemesi gerektiği. Aslında bizim tasarruf yapmaktan kastımız bu gereksiz harcamaların mümkün olduğunca azaltılması ve oradan sağlanan karın daha çok arzu ettiğimiz bir amaç uğruna kullanımı için birikiminin sağlanması. Bu kötü alışkanlığımızdan kurtulup gereksiz tüketimi kıstığımızda aslında bireysel lükslerimizden kısmadan da birikim yapabileceğimizin bilincini kazanmış olacağız. (Umarım J) Bu alışkanlıktan kurtulabilmek adına kendimize sormamız gereken ilk soru başlıkta da görmüş olduğumuz “Günlük Hayatta Nelerden Tasarruf Edebiliriz?” sorusu. Haydi birlikte bu soruya kategoriler halinde yanıt arayalım.


ULAŞIM GİDERLERİ

Ulaşımda taksi yerine mümkün olduğunca toplu taşıma araçlarına yönelmek Ankara gibi şehir içi ulaşımın berbat olduğu şehirlerde bazı durumlar için zor bir seçenek olsa da, imkanlar dahilinde kendimizi bu yönde motive etmemiz gerekiyor. Zira otomobillerin yakıt tüketimi, bakım masrafı, vergileri ve ek giderleri göz önüne alındığında inanılmaz büyük bir meblağın ulaşım giderlerine harcandığı görülebilir. Kısa mesafelerde ise yürüyüş tercih ederek hareketli olmayan günlük hayatımızı daha hareketli hale getirebiliriz.

Seyahat planlarınız için havayollarının erken indirimli tarifelerinden yararlanmayı ihmal etmeyin. Yurtdışı uçuşlarınız için ise Skyscanner, Aerobilet, Momondo vb. seyahat arama motorlarını tercih edip daha uygun uçak bileti alabilirsiniz. Yurtiçi seyahatleriniz içinse, bazı durumlarda indirimli bilet seçeneği araba ile seyahatten daha uyguna gelebilir.

Şehir içi karayolu seyahatlerinizde ürekli aynı turizm şirketini tercih etmeniz de uzun vadede o firmanın avantajların faydalanmanızı sağlayacaktır. Örneğin Pamukkale Turizm üyelerine her bilet alımında puan kanandırıp bu puanları bilete çevirttiği gibi, internet üzerinden bilet alımlarında da internet indirimi uygulamakta.

Aynı şekilde bir Seyahat & Tatil planınız varsa da otellerin erken rezervasyon avantajlarından faydalanmanız ciddi indirimler almanızı sağlayacaktır. Rezervasyonlar için Booking vb. siteleri kullanmanız aynı zamanda hem fiyat kıyaslama konusunda size kolaylık sağlar hem de zamandan tasarruf etmenize imkan verir. Özellikle yurtdışı seyahatlariniz için çok pratik ve güvenilir bir sitedir.

MUTFAK ALIŞVERİŞLERİ - YEME/ İÇME GİDERLERİ

Yeni evlenecek olup çeyiz düzenler bu madde özellikle size gelsin J Evde pişen yemeklerde emaye yerine çelik tencere kullanımının tercih edilmesi %35 daha fazla ısı tasarrufu sağlıyormuş bilginize.
Türk kültüründe ekmek çok tüketilir, hatta tüketilmese bile fazla fazla alınır. Ziyancılığın önlenmesi adına mümkün olduğunca tüketebileceğimiz miktarda ekmek alalım, bayatlayan ekmekleri de atmak yerine değerlendirme yoluna gidelim. Köfte olur, yumurtalı ekmek olur olur da olur yani.
Mümkün olan gıdaların düdüklü tencerde pişirilmesi pişirme süresini azaltacağından tasarruf imkanı sağlar. Nohutu pişirmeden önce karbonatla ovarsanız daha çabuk pişmesini sağlarsınız, buna benzer pişme süresini azaltan taktikler de uygulayabilirsiniz.

Market alışverişine mümkün olduğunca planlı, listeyle ve tok karna gitmek önemli. Bu sayede gerkesiz aburcuburlar almaz, anlık açlıkla alınmış gereksiz tüketimin önüne geçersiniz. Bu sayede kendinize de bir iyilik yaparak grekeksiz kalori almaktan kurtulursunuz. Bu arada market alışverişini mümkün olduğunca toplu yapmak, ufak çaplı ihtiyaçlar için mahalle bakkalarını kullanmakta yine sizi market ortamında gereksiz bulunmamanızı sağladığı için tasarrufa yönlendiriyor. Zira 1 ekmek almak için girilen marketten kesinlikle 1 ekmek alarak çıkılmadığı tecrübeyle sabit olmakla birlikte minimum market girdi çıktı bedeli 20 TL olarak tarafımca tespit edilmiştir. O nedenle napıyoruz marketlerden mümkün olduğunca uzak durup toplu alışveriş yapmaya, bunu da yaparken muhakkak liste hazırlamaya ve listenin dışına çıkmamaya özen gösteriyoruz.

Market alışverişlerinde özellikle bazı ürünlerde marketler arasında inanılmaz fiyat farkı olduğunu göz önünde bulundurarak fiyat araştırması yapın. Özellikle Zeytin yağı, tuvalet kağıdı vb. yekün tutacak alımlarınız için bu hususa dikkat etmekte fayda var.

Meyve ve sebze alımında ihtiyacınız kadar almak raf ömrü kısa olan bu ürünleri ziyan etmenizin önüne geçer. Bu tür ürünleri planlı bir şekilde maksimum 1 haftalık olarak almak bu ürünleri taze olarak tüketmek ve ziyan etmemek için faydalıdır.



GİYİM / AKSESUAR/ KOZMETİK GİDERLERİ

İhtiyacım var mı? Etkili bir şekilde kullanabilecek miyim? Parasının karşılığını çıkaracak bir ürün mü? Bu başlık altında alışveriş yapacağımız zaman kendimize sormamız gereken sorular.
Kozmetik alışverişlerini indirimleri takip ederek yapmak, hediyeli ürünlerin büyüsüne kapılıp kullanmayacağımız ürünleri almamak yine bu başlık altında tasarruf etmenin en önemli konularından.
Giyisilerin yıkama talimatlarına uygun yıkanması, dolayısıyla kullanım ömürlerinin uzaması uzun vadede giyim konusunda yapacağınız harcamalarla birebir etkili. Ayrıca beyaz çamaşırların yıkanması konusuna özen göstererek beyaz giyisilerinizin ömrünü uzatabilirsiniz.

SABİT EV GİDERLERİ

Elektrik tasarrufu konusunda; tasarruflu lamba tercihi, fazla spotun bulunduğu odalarda spotların bir kısmını kullanmak, elektrikli ürünlerin kullanımında 3 kat daha fazla tasarruf sağlanan akşam 22:00 sabah 06:00 aralığını kullanmak maliyet düşürücü önlemlerden ilk akla gelenler.
Diğer bir önemli konu yakıt tüketimi. Bu konuyla ilgili olarak özellikle kışa mevsimi öncesi evin ısı yalıtımını gözden geçirmekte fayda var. Kapı ve pencere aralarından sızan soğuk havanın basit yalıtım malzemeleriyle engellenmesi hem yakıt tasarrufu sağlar hem de kışın evinizin daha sıcak olmasına sebep olur. Aynı şekilde kaloriferlerle duvar arasına yerleştireceğiniz ısı yalıtıcı aliminyum (yapı marketlerde ve hırdavatçılarda bulabilirsiniz) ısının dönüşümünü sağladığı için kaloriferin yaydığı ısıdan daha verimli bir şekilde yararlanmanızı sağlar. Ek olarak radyatör bakımını (havasının alınması vs.) yaptırmamız da yine ısı kaybını önlemek açısından önem verilmesi gereken konulardan.
Eğer evimiz kombiliyse kış aylarında kombiyi sürekli açıp kapatmak yerine sabit bir sıcaklıkta sürekli açık bırakmaya özen gösterelim. Zira kombi açıp kapanma sırasında çok fazla enerji ve ısı kaybına neden olur.

Aynı şekilde ütüler de ısınma sırasında çok fazla enerji harcar. Bu nedenle ütülerimizi mümkün olduğunca haftalık olarak yapaşım ve mümkünse akşam 22:00 sonrası tarifede yaparak çifte tasarruf sağlayalım.

Diğer bir hayati konu su tüketimi. Özellikle elektrik ve su kullanımında bunların doğal kaynak olduğunu ve sonsuz olmadığını sık sık hatırlayalım.
Mümkünse evinizin musluklarına fotoselli musluk bataryası taktırmanız %75 e kadar su tasarrufu sağlamanız anlamına gelecektir. Böyle bir imkanınız yoksa da diş fırçalarken/traş olurken musluğu kapatmanız ve bulaşık/ meyve/sebze yıkamada su dolu kap kullanmanız benzer oranda tasarruf imkanı verecektir. Utanmasam banyoyu da leğende dökme suyla yapın diyeceğim ama o kadar da değil :P Yine de genel manada tabii kaynakların tüketimine karşı sorumluluk sahibi bir insansanız ve bu sizin için eziyet haline gelmeyecekse sadece tasarruf için değil ama doğa için arada dökme suyla en azından başınızı yıkayabilirsiniz bence. Bunun bile ne kadar su tasarrufu sağladığını görünce çok şaşıracaksınız eminim.

Bulaşık makinesi kullanımının da elde yıkamaya göre %20 tasarruf sağladığı söylenmekte. Yanlız burada değinmek istediğim nokta bu durumun makinenin full kapasite de kullanımıyla sağlandığı. Eğer sizde benim gibi yanlız yaşayan ve fazla tabağı çanağı olmayan biriyseniz, sürekli bulaşık makinesini yarı dolu çalıştırmaktansa ara ara çıkan bulaşıkları elde yıkamanın (köpüklemede bulaşık kovası kullanarak) daha avantajlı olduğunu görebilirsiniz. Eğer bulaşık makinesi kullanacaksanız da bulaşıklara muslukta ön yıkama yapmayın rica ederim, kaş yapalım derken göz çıkarmaya luzum yok. Onun yerine kağıt havluyla üzerindeki fazlalıkları almamız yeterli olacaktır.
Tatile giderken buzdolabımızın içeriği uygunsa elektriği sigortadan, suyu da ana vanadan kesmeye özen gösterin. Böylelikle siz yokken yaşayabileceğiniz tatsız sürprizlerle de karşılaşmazsınız. (Su basması vs.)

Sabit giderlerin en fazla fark yaratanlarından olan ADSL (internet) & GSM (Mobil Hat) giderlerinde de kullanımınıza en uygun tarifeyi seçmeniz çok önemli. Özellikle bu iki kanalda sağlayıcalar size kullanımınızın üzerinde paketler sunmaya meyillidir. Bu iki konuda yapacağınız mantıklı paket tercihleri aylık sabit giderlerinizden 20-60 TL arası tasarruf etmenizi sağlar. GSM kullanımıyla ilgili bir diğer nokta yurtdışı kullanımı, bunun hassas bir konu olduğu ve çok çok büyük kayıplara sebep olduğunu da ayrıca hatırlatmak isterim.

Bana göre çok büyük bir sabit gider olarak sayılabilecek Tuvalet kağıdı / kağıt havlu/ ıslak mendil kullanımı. Bu noktada ham maddesi itibariyle tuvalet kağıdı/kağıt havlu ziyancılığına sonsuz karşıyız. Bu iki ürünün kullanımı genele vurduğunda çok çok ciddi bir tüketim göz önüne seriliyor. Bunların kullanımında tasarruf etmeye özen gösterelim. Kağıt havlu her ne kadar çok çok pratik olsa da, mümkün olduğu kadar az tüketmeye dikkat edelim. Doğayı seviyoruz J

EKSTRA KAYIPLAR


Sürekli borçlu olmak, kredi kartıyla ayı geçirmek maalesef bir döngüyü beraberinde getirir. Parayı yönetebilmek adına öncelikle borçlardan kurtulmak ve elindeki parayı planlamaya başlamak gerekir. Zira var olmayan bir para üzerinde ütopya yaratmanın alemi yok.

Planlı harcamada temel davranış biçimi öncelikleri belirleyip harcamaları o doğrultuda yapmaktır. Daha sonra planlı olmanın bir getirisi olarak harcamalarınızı kayıt altına alın. Ay sonu geldiğinde kendinize daima bu ay ne kadar kazandım ne kadar harcadım sorusunu sorun. Bu harcamalarınız konusunda daha kontrollü hareket etmenizi sağlar. Bu sayede hangi harcamalarınızın gereksiz olduğunu, gereksiz harcamalara aylık olarak ne kadar harcamış olduğunuzu görebilirsiniz. Bu doğrultuda nelerden kısıntı yapmanız gerektiği bilincine de sahip olursunuz. 
Kredi kartının bilinçli kullanımı bu noktada çok önemli. Tüm harcamaları nakit yapmaya çalışın, böylelikle giderinize göre elinizde ne kadar kaldığını görüp harcama sınırlarınızı daha rahat kontrol altında tutabilirsiniz.
Güvenilir sitelerden internet alışverişi imkanını mümkün olduğunca kullanın. İnternette fiyat karşılaştırma ve ürün çeşitliliği açısından avantajlı olduğunuzu unutmayın. Akıllıca yapılan internet alışverişi candır J
Stokçu olmayın! Özellikle raf ömrü olan ürünleri indirimde diyerek tüketim miktarından fazla almak hem ürünün ziyan olmasına hem de dönem içerisinde gereksiz harcama yapmanıza yol açar. Unutmayın ki takip edildiğinde her daim indirimleri yakalamak mümkün. Bu nedenle hem bir anlık bütçenize yapacağınız yüklenme hem de evde ayıracağınız alan bakımından stokçuluk yapmamaya özen gösterelim.

Evde kullanmaktan sıkıldığınız eşya ya da giymekten sıkıldığınız giyisileri yenileyerek severek kullanacağınız hale getirebilirsiniz. Eğer hala kullanmak istemezseniz de boşa yer kaplamasın, ya ihtiyacı olan birine verin ya da ikinci el internet sitelerinde satın. Böylelikle hem fazlalıklardan kurtulmuş  hem de onları değerlendirme imkanı bulmuş olursunuz.
Gereksiz aburcubur tüketimi ve dışardan yemek yemede yapılacak kısıntı hem bütçenize hem de sağlığınıza fayda sağlayacaktır. Bunun kesenize olan etkisinden çok, sağlığınıza yapacağı etkinin büyüklüğünü aklınızdan çıkarmayın.
Ufak tefek market ihtiyaçlarınız için mahalle bakkalını tercih etmeniz hem esnafın kazanmasını sağlar hem de ufak alımlar için kredi kartı kullanmamayı tercih ederek gerçekten ihtiyacınız olan şeyleri nakit almak konusunda sizi teşvik eder.
Alkol/ Sigara tüketimi bütçeye en büyük darbeyi vuran tüketimlerdir. En iyisi hiç tüketmemek olsa da, kullananlar için bu harcamalarını mümkün olduğunca kısmakta fayda var. Özellikle alkol tüketimininin ev ve dış mekan tüketimi arasındaki farkının bilincinde olmak önemli. Bu tür eğlenceleri dışarıda yapmak yerine zaman zaman arkadaşlarla evde kurulacak bir rakı sofrasını tercih etmek hem daha samimi hem de maddi açıdan daha karlı olabilir.
Eğer konser, tiyatro vb. etkinlikleri seven biriyseniz bu tür etkinlikler için şehir fırsatlarını takip etmeniz indirimli bilet bulmanıza imkan sağlar. Bununla birlikte özellikle büyük şehirlerde ücretsiz kültürel aktiviteler bulmakta mümkün. Bunun yanında kendinize pahalı olmayan hobiler ve etkinlikler bulma konusunda da strateji geliştirebilirsiniz.
Çevremde gözlemlediğim kadarıyla pahalı spor salonlarına bir heves üyelik açtırıp gitmeyenlerin de sayısı bir hayli fazla. Bu nedenle, eğer bu konuda yeterince kararlı değilseniz ya da ben sporumu nerde olsa yaparım diyenlerdenseniz açık havada spor yapmayı tercih edebilirsiniz. Evde video izleyerek pilates yapma fikri de benden size bonus olsun J
Bir diğer önemli konu marka takıntısı. 21.yüzyılda insanlığın artık bu takıntısından kesinlikle kurtulmasını ve kaliteli ürünlere yönelip onların kıymetini anlamasını diliyorum. Pahalı markalarda ürünleri tabii ki de tercih ediyor olabiliriz, fakat ürünü tercih sebebimiz bu olmamalı. Tercih sebebimiz ürünün kalitesi, tasarımı, dayanıklılğı, kullanışlılığı vb. olmalı. Ey ya rab, marka takıntısı yüzünden ne ekonomiler çöküyor bu memlekette J


Özellikle kadınlar giyim, aksesuar ve kozmetik üçlüsünde şirazeyi kaydırıyorlar. Bu noktada ihtiyaç ve İstek ayrımını iyi yapmak gerekiyor. Günün sonunda giymediğiniz tonlarca kıyafetinizin, kullanmadığınız milyonlarca makyaj malzemeniz olmasının hayatınızda fark yaratan bir durum olmadığını anlamanız gerek. Bu durum hayatınızda bunların varlığını ne kadar önemsediğiniz ve tüm bunları hayatınızda nereye koyduğunuzla da alakalı. Size tavsiyem milyonlarca makyaj malzemesi olan Blogger, Vlogger vs. lere özenmemeniz. NORMAL bir insanın aynı anda kullandığı maksimum 2 adet aynı işlevde makyaj malzemesi olabilir. Farlar, rujlar ve ojeleri hariç tutarak söylüyorum. İş nedeniyle her gün makyaj yapmama ve 1 senedir nerdeyse aynı allığı kullanmama rağmen (bitirmek amacıyla) bitmeyen allığım var benim. Bence ölümlü dünyada bu konuları çokta şaaapmamak lazım. Mümkün olduğunca bittikçe almak lazım falan. Birde herkeste gördüğümüz ürünün delisi olmamak gerek gibi. Sonuç olarak herkesin kendi yüz yapısına, ten rengine vs. uygun ürünler var. 3 yılda bir kullanacağımız bir far paletini alıp çekmecede stoklamak kadar mantıksız bir şey olamaz. Kitap değil ki bu açıp açıp okuyasın.  O nedenle mağzalara giderken muhakkak beyninizi de yanınızda götürünüz, çok lazım olacaktır.

Sonuç olarak batının tüketim çılgınlığını örnek alıp insanlıktan çıkmayalım, gereksiz tükettiğimiz kaynakların başkaları için ne kadar değerli olduğunu hatırlayalım.

Aziz Nesin der ki;
İnsan yanlızca söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur.  Aynı şekilde;

İnsan yanlızca yaptıklarından değil, yapmadıklarından da sorumludur !


26 Ekim 2016 Çarşamba

Nesfit, kadınlara pembe kurdele hareketine destek için “Kontrol sende” çağrısı yapıyor!

26 Ekim 2016 Çarşamba
Nestlé Nesfit, dünyada 7, Türkiye’de ise 2 yıldır “Pembe Kurdele Hareketi” kapsamında yürüttüğü meme kanserine karşı farkındalık çalışmalarını yeni bir boyuta taşıyor. Meme Kanseri Farkındalık Ayı vesilesiyle Meme Sağlığı Derneği ile işbirliği yapan Nesfit, ülkemizde 20 yılda 2 kattan fazla artış gösteren meme kanseri ile mücadele için kadınlarda erken teşhisi teşvik edecek bir davranış değişikliği yaratmayı hedefliyor. Bu amaçla oluşturulan “Nestlé Nesfit Kontrol Sende” Facebook etkinliği, kadınlara her ay kendi kendine muayenelerini yapmaları için hatırlatmada bulunuyor. 
Küresel düzeyde başlattığı “Hedef: Pozitif Bir Hayat” kampanyası ile kadınları güzel hareket etmeye, güzel düşünmeye ve güzel yemeye davet eden Nestlé Nesfit, meme kanserine karşı dünyada 7, Türkiye’de 2 yıldır mücadele yürütüyor.
Araştırmalar, düzenli olarak kendi kendini muayene etmenin, meme kanserinden hastayı kaybetme riskini yüzde 18 oranında azalttığını gösteriyor olsa da kadınların büyük kısmı bunu bir alışkanlık haline getirebilmiş değil. Gelişmiş ülkelerde her 7 kadından birinde meme kanserine rastlanırken, hastalığın bu ülkelerde azalan, gelişmekte olan ülkelerde ise artan bir seyir izlediği görülüyor. 2030 yılında tüm meme kanserlerinin %75’inin gelişmekte olan ülkelerde yer alacağı tahmin ediliyor. Bu durumda Türkiye gibi ülkelerde erken teşhis oranını artıracak çalışmalar büyük önem taşıyor.
Amaç daha fazla kadının “kontrolü ele alması”
Meme Sağlığı Derneği (Memeder) ile işbirliğine giden Nesfit, kadınların bu konudaki farkındalıklarını artırmanın ötesine geçmeyi amaçlıyor. İşbirliği kapsamında daha fazla kadının düzenli olarak kendi kendine kontrollerini yapmasını sağlayacak bir davranış değişikliği yaratılması hedefleniyor. Bu amaçla oluşturulan “Nestlé Nesfit Kontrol Sende” Facebook etkinliği her ay kadınlara hem kendi meme kontrollerini yapmaları hem de diğer kadın arkadaşları ve aile üyelerini etkinlikte yer almaya davet etmeleri için hatırlatmada bulunuyor.
Nestlé Nesfit, aynı zamanda Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla Ekim boyunca kadınları kendi pembe kurdelelerini yaratarak sosyal medyada paylaşmaya ve arkadaşlarını Facebook etkinliğine çağırmak için bundan yararlanmaya davet ediyor. Nesfit’in Facebook, Instagram, Youtube ve diğer dijital platformlarda kendi kendine muayenenin önemini vurgulayan paylaşımları ay boyunca devam edecek.
Ayça Erkol:  “Hedefimiz kendi kendini kontrol davranışının norm haline gelmesi”
Nestlé  Kahvaltılık Gevrekler  Ülke Müdürü Ayça Erkol, “Kadınların kendi kendini kontrol etmesi konusunda düzenli hatırlatmalar basit bir çözüm gibi görünse de, hayat kurtaracak derecede önemli bir fayda sağlıyor. Kadınlarla yapılan görüşmeler de bunu teyit eder nitelikte.. Hedefimiz, meme kanserine karşı mücadelede önemli bir değişim yaratacak bu davranışın bir norm haline gelmesi. Facebook etkinliğimize katılarak düzenli hatırlatma alacak ve kendi kendilerine muayenelerini gerçekleştirecek kadın sayısının her geçen yıl hızla artacağına inanıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Vahit Özmen: “Ülkemizde 8 kadından biri meme kanseri olabilir”
Memeder Kurucusu ve Onursal Başkanı Prof. Dr. Vahit Özmen ise Türkiye’de meme kanserine ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Araştırmalar, ülkemizde meme kanseri sıklığının son 20 yılda 2 kattan fazla artış gösterdiğine işaret ediyor. Öngörüler ise, bu artışın devam edeceği ve yılda yaklaşık 25 bin kadına meme kanseri teşhisi koyulacağı ve her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanabileceği yönünde.  Günümüzde bu konudaki bilinçlendirme çalışmaları erken teşhis imkanı sağladığı için büyük önem taşıyor. Mamografik tarama sonucu, meme kanserinden ölüm oranları değişik çalışma sonuçlarına göre yüzde 15 ila yüzde 35 oranına azalmış görünüyor.”
Ekim Ayı - Meme Kanseri Farkındalık Ayı
2004 yılından bu yana meme kanseri hakkındaki farkındalığı artırmak, erken teşhis ve tedaviyi desteklemek amacıyla ekim ayı tüm dünyada ve Türkiye’de meme kanseri bilinçlendirme ve farkındalık ayı olarak belirlenmiştir. Ay boyunca gerek sivil toplum kuruluşları gerekse Sağlık Bakanlığı tarafından yurt genelinde eğitimler ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmektedir.
Nestlé Hakkında:
Dünyanın lider beslenme, sağlık ve iyi yaşam şirketi Nestlé’nin temelleri 1866 yılında İsviçre’nin Vevey kasabasında atılır. Şirketin kurucusu Henri Nestlé dünyanın ilk hazır bebek mamasını geliştirir. Farine Lactée” adı verilen süt bazlı bebek maması olan bu  ilk Nestlé ürünü, şirketin insanı ve sağlığı her şartta öncelikli tutma, bilimsel araştırma kalite, güven, gibi temel değerlerinin de bir sembolü olur.
Nestlé,  150 yılda yeni ürünler, yeni kategoriler ile istikrarlı bir şekilde büyümüş ve dünya gıda ve beslenme sektörünün lideri haline gelmiştir. Bugün Nestlé 500’e yakın fabrikası 335,000 çalışanı ile dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde faaliyet göstermektedir.
4 kıtada 34 merkezde 5000 kişilik bir ekiple AR-GE çalışmaları yürüten Nestlé ve  AR-GE’ye her yıl yaptığı 1,7 milyar doların üzerindeki yatırımla araştırma geliştirme konusunda da gıda firmaları arasında lider konumdadır. 1909 yılında,  ülkemize giren Nestlé Türkiye’nin en köklü gıda firmalarındandır.  1927’de Türkiye’deki ilk çikolata fabrikasını kurarak üretime başlayan Nestlé,  bugün 12 kategoride 800‘ ün üzerinde  ürünü ve 50‘ye yakın markasıyla faaliyet göstermektedir. Üretimini Bursa Karacabey ve Bursa Kestel’deki fabrikalarında gerçekleştiren, Nestlé Türkiye’de satılmakta olan ürünlerinin %92’sini Türkiye’de  üretmektedir. 100 yılı aşkın süredir Türkiye’de faaliyet gösteren Nestlé bugün 3800  kişiye doğrudan, 7000’in üzerinde kişiye  dolaylı olarak istihdam sağlamaktadır. Nestlé, Türkiye’deki üretim üssünden başta Ortadoğu ve Kuzey Afrika olmak üzere bölge ülkelerine ihracat gerçekleştirmektedir.
www.nestle.com.tr | www.facebook.com/NestleTurkiye
Memeder Hakkında
2007 Eylül ayında kurulan Meme Sağlığı Derneği, güncel bilimsel yanı ağırlıkta olan bir dernektir. Bünyesinde konuyla ilgili pek çok farklı uzmanın yanı sıra hem sağlıklı hem de meme kanserli kadınları barındıran dernek, kadınların daha sağlıklı olması için “halkla iç içe olmayı” misyon edinmiştir.
Bu kapsamda 30 Aralık 2008 tarihinde başlayan Bahçeşehir Tarama Programı ile rutin aralıklarla 11 bin 144 kadın mamografi taramasından geçmiştir. Gerekli durumda 3 bin 427 kadına ultrasonografi taraması, görülen şüphe üzerine ise 189 kadına biyopsi yapılmıştır. Bu tarama ve rutin kontroller içinde 93 kadına erken evre meme kanseri teşhisi konularak, gerekli tedavilerde destek olunmuştur. http://www.memeder.org/

Bir boomads advertorial içeriğidir.

23 Ekim 2016 Pazar

Beyaz Çamaşırlar Neden Sararır? Çamaşırları Beyazlatma Yöntemleri

23 Ekim 2016 Pazar
Evde  grileşen çamaşırlarla mücadelem bir süredir top yapmış durumda. En sonunda kahrederek şu sonuca vardım;

1) Ya evdeki grileşen tüm beyazlarımdan kurtulacak ve birdaha beyaz giyisi almayacaktım
2) Bu durumla mücadele edecek ve beyaz çamaşırlarımı grileşme/sararma illetinden kurtaracak ve ped reklamlarındaki gibi ışıl ışıl beyazlarımla hayatıma devam edecektim.

1.seçenek tabii ki en basit yol olarak benim gibi yanlız yaşayan biri için en mantıklı yoldu, bir çok beyaz giyisimden vaz geçebilirdim, fakat beyaz basic tshirlerim ve yazlık beyaz elbiselerim. Onlara ne olacaktı?? :(  Onları kesinlikle terk edemezdim ben de 2. seçenekten yana şansımı denemeye ve bu durumla mücadele etmeye karar verdim.


Çünkü beyaz giymek güzeldir :)




Her durumda olduğu gibi durumu değiştirmeden önce durumun oluşmasına yol açan nedenlere inerek sorunu oluşumuna engel olmalıydım. Ama nasıl? Bunun için beyaz çamaşırların neden grileştiği/sarardığı konusunu açıklığa kavuşturmak gerek. Uzun süre yaptığım araştırmalar sonucunda beyaz çamaşırların kesinlikle beyazlarla yıkanması gerektiği konusunun önemini anladım. Şimdi diyeceksiniz ki bu yaşa gelmiş bunu öğrenememiş mi? Yooo dostum yoooo. Olay o kadar basit değilmiş meğer. Misal ben tek kişilik çamaşır yıkadığımdan ve beyaz çamaşırım da çok çok az olduğundan çamaşır makinesi boş çalışmasın mantığıyla araya açık gri,yavru ağzı  ya da beyaz ama orasında burasında renkli ufak detaylar olan şeyleri de makineye atarak kendimce tasarruf sağlamaktaydım. Fakat bu beyaz çamaşırların en çok grileşmesine/sararmasına neden olan durum imiş. Öyle ki, beyaz çamaşırların etiketleri renk verebilecek potansiyeldeyse onları dahi keserek makineye atmak gerekiyormuş. O zaman neymiş ufacık etiket falan demeden dikkat etmemiz gerekiyormuş. Bu konuyu çözdüysek dikkat etmemiz gereken diğer bir konuyla devam edelim. Şayet beyaz giyisimizin üstüne bir şey döktük ve hemen makineye atıp yıkayacağız. Bu durumda sıcak suda değil soğuk suda yıkamayı tercih etmeliyiz, çünkü yeni oluşan lekeler çabucak çıkmaya müsaitken sıcak yıkamada lekeler çamaşırın içine işleyerek lekenin çıkmasını daha da zorlaştırır.
Tüm bu durumları anladığımıza göre beyaz çamaşırları nasıl yıkayalım da kar gibi beyaz olsun kısmına geçebiliriz.


Öncelikle beyaz çamaşırları en fazla iki kere giydikten sonra yıkayalım. Beyaz çamaşırların yapısı kirleri hapsetmeye meyilli olduğundan fazla kirlenmesini beklemeden yıkanması gerekmekte.
Eğer çamaşırda ekstra bir leke söz konusuysa yıkamadan önce lekeye aşağıdaki yöntemlerden birini uygulayabilirsiniz;

1) Lekeye haricen leke çıkarıcı uygulayarak ovup bir süre bekledikten sonra çamaşır makinesinde yıkayabilirsiniz.
2) Karbonat ve limonsuyu karışımını lapa kıvamında lekenin üstüne uygulayarak ovup bir süre bekledikten sonra çamaşır makinesinde yıkayabilirsiniz.
3) Giyisiyi karbonatlı suda 1 gece beklettikten sonra çamaşır makinesinde yıkayabilirsiniz.
(Daha çok sararmalar için etkili)
4) Giyisiyi çamaşır suyu karıştırılmış suda beklettikten sonra makinede yıkayabilirsiniz.



Makinede yıkama sırasında beyazlar için önerilen 90 derece giyisilere zarar verip uzun vadede çamaşırların daha çok grileşmesine yol açar. Bu nedenle ben  beyazlar için makineyi 70 dereceye düşürerek yıkama yapıyorum. Çamaşır deterjanı olarak Haci Şakir Granül (şu an piysadaki en sağlıklı deterjan) + çamaşır sodası kullanıyorum.
Ek çözümler için çamaşır makinesinin yıkama gözüne çamaşır suyu da ekleyebilirsiniz, Ama çamaşır suyunun oksijenli çamaşır suyu olmasına dikkat edin lütfen, diğer çamaşır suları çamaşırın sararmasına yol açıyor. Birde çamaşır sulu yıkama yapacaksanız makinenizi uzun programda çalıştırın ki çamaşırlar çamaşır suyundan arınsın.Çünkü çamaşır suları da yoğun kimyasal içerdiğinden iyi arınmaması durumunda çamaşırların yıpranmasına neden oluyor.
Beyaz çamaşırlar söz konusuyken çamaşır makinesinin yıkama gözüne çamaşır suyu eklemenin yanı sıra; leke çıkarıcı, limon suyu, elma sirkesi, karbonat,aspirin, oksiyenli su,  çivit de ekleyebilirsiniz. Her biri internette sıkça tavsiye edilen yöntemler. Bir çoğunun etken maddesi aynı olduğundan denememekle birlikte sorun yaratacağını sanmıyorum. Önümüzdeki dönemde farklı bir yöntem uygularsam yine yazıyı güncelleyerek bilgi veririm.
Son olarak uyguladığım bir diğer yöntem de çamaşırlar yıkanırken makine detarjanın tamamını aldıktan sonra,  en köpüklü halindeyken makineyi durdurup duruma göre çamaşırları bir kaç saat ya da bir gece o şekilde makinede bekletmek. Böylelikle sıcak su, deterjan, çamaşır sodası ile birlikte bir süre bekleyen çamaşır daha temiz bir şekilde makineden çıkıyor. Bu yöntemi internette bir kaç forumda okuyarak son 3-4 yıkamamda uyguladım ve gerçekten farkettiğini gördüm. İlk yıkamada tamamen beyazlamasa da 4-5 yıkamada kesinlikle çamaşırlar bembeyaz oluyor.


























Demem o ki , beyaz çamaşırlarınızdan vaz geçmeyin. Hayat bir mücadele ve bazen çamaşırlarla da olsa mücadele etmek gerek :)

20 Ekim 2016 Perşembe

Yüzyılın Buluşu; Sinemia Özel Sinema Kulübü:)

20 Ekim 2016 Perşembe
Son zamanlarda deli gibi keyfini sürdüğüm ve çok sevdiğim Sinemia uygulamasından bahsedeceğim. Sosyal medyada reklamlarını görenleriniz olmuştur muhakkak, lakin bu güzel uygulamanın pratikte nasıl işlediğini tecrübe etmeden ne derece müthiş bir uygulama olduğunu anlamak pek kolay değil. Zira ben de uygulamanın reklamlarını instagram hesabında görüp böyle bir şey olmaz yaaa diyerek ciddiye almamıştım kendisini. Sinemia kullanan çok yakın bir arkadaşımın referansıyla ben de Sinemia üyesi oldum ve üyeliğimde 1.ayımı doldurmak üzereyim. Sinemiayla olan mutluluğum ise tarifsiz :) Geçen sezon çok fazla tiyatroya gitmiş sinemayı fazlasıyla geri plana atmıştım. Bir kaç ay önce rutin IMDB taramasında geçen yıl vizyona giren IMDB puanı yüksek izlenmemiş filmlerimin sayısının üzücü bir şekilde arttığını gördüm :( Bu duruma hızlıca bir çözüm bulmalıydım, adeta sinema kültürsüzlük çanları dan dan çalmaya başlamıştı.Arkadaşım  Sinem'in bana Sinemia daveti yollamasıyla fırsat bu fırsat diyerek gün be gün kaybolan sinema kültürümü geri kazanmaya karar verdim. Sonuç; 26 gün içerisinde 2 si 3D , 1 i IMAX olmak üzere toplam 6 kere sinemaya gittim. Bu da çalışan bir insanın ortalama 4,5 günde bir sinemaya gitmiş olması demek ve bence gayet başarılı bir sonuç :) Bundan sonra hangi film ne zaman vizyona girdi, oyuncuları kim, hangi salonda hangi film var benden sorulur :) Tutmayın küçük enişteyi :P



Bu kadar övdükten sonra merak edenler için Sinemia'nın ne şekilde işlediğini kısaca anlatayım. Farklı üyelik seçenekleriyle üyelik ücretini toplu ya da aylık olarak ödeyebildiğiniz Sinemia sistemi üzerinden üyeliğinizi gerçekleştirmenizin ardından Sinemia adınıza özel bir zarfın içerisinde adresinize Sinemi kartınızı yollayarak üyeliğinizi aktif edebileceğiniz müjdesini veriyor. Ardından web sayfası üzerinden üyeliğinizi başlatıyorsunuz. Sonrasında Sinemia mobil uygulamasını cep telefonunuza yükleyerek üyeliğinizi tamamlıyorsunuz. Uygulama Android ve IOS işletim sistemlerinin her ikisini de destekliyor. Bu süreçten sonra işin keyifli kısmına adım atmaya başlayabiliyoruz :) Sinemiayla ilk sinema deneyimimde kafamda deli sorular... . Nasıl olacak? Görevliye ne söyleyeceğim vb. Olay gayet basit, Sinemaya gidiyorsunuz Sinemia uygulamasından bulunduğunuz sinemayı seçtikten sonra  premium ile bilet al seçeneğini kullanarak gitmek istediğiniz filmi seçip aktivasyon sağlıyorsunuz. Uygulama ekranında size bir kod gönderiyor bu kodu göndererek ya da size gelen Sinemia kartınızı kullanarak normal kredi kartı ile ödeme yapıyor gibi biletinizi gişeden alıyorsunuz. İnanılmaz pratik :) 


Önemli bir kaç noktaya değinmem gerekirse;

1) Bazen aktivasyon sonrası Sinemia kartınızda yetersiz bakiye diyebiliyor bu durumda size iletilen kodu söyleyerek giriş yaptırabilirsiniz, ya da tam tersi. Onun mantığını henüz çözememekle birlikte duruma göre kart ya da mobil uygulamadan gelen şifreyi kullanmanız gerekiyor. Sinemaya göre farklılık gösteriyor olabilir.   
2) Sinemia her Sinema salonunda geçiyor gördüğüm kadarıyla zaten geçerli olduğu salonlar ve salonlarda gösterimde olan filmler (seanslarıyla birlikte) Sinemia uygulamasından rahatça görülebiliyor.
3) Sinemia ile günde 1 kez istediğiniz filmi istediğiniz salonda ve seansta izleme hakkınız var. Mobil uygulama üzerinden aktivasyon yaptıktan sonra iptal işlemi yapamadığınızdan gireceğiniz filme emin olmadan aktivasyon yapmayın.
4) Sinemia uygulamasında Sinema salonlarında vizyona giren filmleri ve seansları anlık olarak takip edebildiğiniz gibi uygulama üzerinden kendi listelerinizi oluşturarak kendi film arşivinizi tutmanız mümkün. Ayrıca vizyondaki filmlerin IMDB ve Sinemia puanlarını aynı sayfada görüyor olmak film tercihinizi hızlı ve bir o kadar güvenilir yapmanızı sağlıyor. Sonuç olarak bedava diye de abuk sabuk bir filmin başında 2 saat oturmanın anlamı yok. Öncelik keyif almak durumu eziyet haline getirmeye gerek yok :)

Bu güzel deneyimimi sizinle de paylaşmak istedim, eğer sizde sinemaya gitmeyi seviyorsanız, vizyon filmlerini güncel olarak takip etmek istiyorsanız ya da kış geldi Sinema şu ara en mantıklı aktivite diyorsanız ki biz Ankaralılar için çok geçerli bir sebeptir. Siz de https://www.sinemia.com dan Sinemia'lı olup benim gibi musmutlu bir insan olabilirsiniz. 
(Adeta babamın şirketiymişcesine reklam yapmam :P )

14 Ekim 2016 Cuma

Bir Tim Burton Filmi - Miss Peregrine's Home for Peculiar Children

14 Ekim 2016 Cuma
2016 Eylül ayında vizyona giren Tim Burton'un yeni filmi "Miss Peregrine's Home for Peculiar Children" Jackob'un çok sevdiği dedesinin gizemli ölümüyle başlar. Jackob dedesinin ölümünden sonra küçüklüğünden beri dedesinin kendisine anlattığı bir hikayenin peşinden bir yolculuğa çıkar. Bu macera sırasında Jackob (Jake) kendisinin de dedesi gibi özel olduğunu öğrenir ve ait olduğu yeri sorgulamaya başalar...


3D olarak vizyona giren filmin görselleri her Tim Burton filminde olduğu gibi büyüleyici. Film Ransom Riggs'in 2011 yılında yayınlanan aynı adlı kitabından uyarlanarak Jane Goldman tarafından senaryo haline getirilmiş. Kitabı İthaki Yayınları'nda "Bayan Peregrıne'in Tuhaf Çocukları" adıyla bulmanız mümkün.
Filmde Miss Peregrine rolünde Eva Green (Fantastik bir seçim olmuş), Jake rolünde Asa Butterfield var.  Samuel Jackson'ı filmin kötü karakteri, Chris O'Dowd'ı da Jake'in işlevsiz babası rolünde görüyoruz.


Filmin en etkileyici karakterlerinden biri de Emma Bloom rolüyle Ella Purnell. Filmde kendisine bahşedilen müthiş yetenekle hala nasıl mutsuz olabildiğine anlam veremediğim. Özellikle Jake ile Emma'nın gizli mekanına gittikleri sahnelerde bir ahhhhhhh çekip kahrettiğim doğrudur.
 


Fakat şunu söylemeliyim ki Tim Burton tarzını sevmiyorsanız bu film kesinlikle size göre değil, IMDB puanına falan aldanıp gitmeyin. Yani adamın artık yıllardır bir tarzı var ve bu böyle. Bunu kabullenmeyip hala filmine giderek müthiş bir filmin ardından ışıklar sönünce "Offf ne boktan bir filmdi" "vakit kaybı oldu resmen" "millet ne buluyor bu Tim Burton'da" vb. söylenerek benim gibi insanların içini kıyacaksanız şayet, bırakın gitmeyiverin. Bundan da eksik kalın, bakın vizyonda ne güzel filmler var, bkz. "Bir baba hindu"  

Laktozsuz Süt ve Laktozsuz Ürünler Hakkında Her Şey

Laktoz nedir?
Süt ve süt ürünlerinin içinde bulunan doğal süt şekeridir.
Laktoz intoleransı nedir? 
Laktozun sindirilmesi için laktaz enzimi gerekir. Eğer vücutta yeterli miktarda laktaz enzimi bulunmuyorsa, laktoz intoleransı var demektir.
Laktoz İntolerans belirtileri nelerdir?
Laktoz intoleransı sütün içindeki laktozun sindirilemediği durumlarda ortaya çıkar. Süt içince karın şişkinliği, karın ağrısı, gaz, mide bulantısı görülebilir. Bu tarz sorunlarınız varsa süt ve süt ürünleri tüketmekten vazgeçmek yerine Laktozsuz Süt’ü tüketebilirsiniz. Belirtilerin şiddeti tüketilen laktoza ve kişinin ne kadar laktozu tolere edebildiğine göre değişir. Belirtiler süt ve sütlü ürünlerin tüketimini takiben yarım saat ile 2 saat arası sonrasında kendini göstermeye başlar. Süt içerdiği kalsiyum, protein, yağlar, vitaminler ve mineraller açısından temel besin gruplarındandır.
Yaşam boyu sağlıklı olmak için her yaş döneminde ihtiyacınız olan türde ve miktarda süt içmeniz gerekmektedir.
Laktoz intoleransınız varsa ne yapabilirsiniz?
Laktozu azaltılmış veya laktozsuz süt ve süt ürünleri tüketebilirsiniz.


Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt nasıl üretilir?
Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt, sütün içindeki laktozun laktaz enzimi ile parçalanması sonucu elde edilir. Laktaz enzimi katkı maddesi ya da koruyucu değildir. Ürünün prosesi sırasında görevini yerine getirip, son aşamada aktivitesini yitirerek ürünün içerisinde kalmaz.
Laktozsuz süt ve laktozsuz yoğurt neden daha tatlıdır?
Laktozun glikoz ve galaktoza parçalanması nedeniyle, standart süt ve yoğurttan daha tatlı hissedilen ürünlerdir. Hissedilen tatlılık doğal şekerlerdendir, ilave şeker içermez.
Laktozsuz süt sizin için uygun mu?
Laktozsuz süt, sütteki laktozu sindiremeyen ve süt içince şişkinlik, ağrı, gaz ve bulantı sıkıntılarını yaşadığı için süt tüketemeyen kişilerin rahat şekilde süt içmelerini ve sütün besin değerlerinden faydalanmalarını sağlamaya yardımcı olur.
Neden Laktozsuz Yoğurt tüketmelisiniz?
Laktozsuz Yoğurt, laktoz intoleransına karşı hem sağlık faydası sağlamakta, hem de tatlılık derecesinin yüksek hissedilmesi nedeniyle şeker kullanılması gereken ürünlerde şeker azaltmaya imkan tanımaktadır. Bu nedenle ara öğün olarak sade ya da müsli karışımı gibi bir alternatifle tüketilmeye çok uygundur, hissedilen tatlılık doğal şekerlerdendir, ilave şeker içermez. Ayrıca, 100 g laktozsuz yoğurt günlük kalsiyum ihtiyacının %23’ünü karşılamaktadır.
Laktozsuz süt ve yoğurt tüketmenin zararı var mıdır?
Laktozsuz süt ve yoğurt tüketmenin hiçbir zararı bulunmamaktadır.
Pınar Denge Laktozsuz Süt ve Yoğurt hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayınız. 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

30 Eylül 2016 Cuma

Sevdiğin Sanatçılara Oy Vermek ve Kırmızı Halıda olma şansı yakalamak için son gün Pazar günü!

30 Eylül 2016 Cuma
Bu yıl 43.’sü düzenlenecek olan Pantene Altın Kelebek Ödülleri’nde televizyon ve müzik dünyasının yıldızları sizin vereceğiniz oylarla parlıyor. Oylamaya katılarak sevdiği sanatçıları ödüle bir adım daha yaklaştırdıktan sonra güçlü ve sağlıklı görünen saçlarıyla fotoğrafını paylaşan 10 kişi, ayrıca geceye katılarak benzersiz deneyimler yaşama fırsatı yakalıyor.



Bu yıl 43.'sü gerçekleşecek Türkiye’nin en prestijli ödül töreni “Pantene Altın Kelebek Ödülleri” için oylamada son hafta! Sevdiği sanatçıları oylarıyla destekleyenler arasından seçilecek 10 kişi ayrıca geceye Pantene’le hazırlanacak, kırmızı halıda sevdiği sanatçılarla tanışma fırsatı kazanacak.
Türkiye’nin sevilen yıldızlarını bir araya getiren “Pantene Altın Kelebek” ödül töreni heyecanına katılmak çok kolay. En sevdiği sanatçılara oy verdikten sonra güçlü ve sağlıklı görünen saçlarıyla fotoğrafını paylaşan katılımcılar, ödül gecesinde benzersiz deneyimler yaşama şansı yakalayacak. Seçilecek 10 kişi geceye Pantene’le hazırlanacak, alanında uzman kişilerden tavsiyeler alarak kırmızı halıda parlayan saçlarıyla yürüyecek.
Oylamaya katılmak ve gecenin yıldızı olmaya hak kazanmak için: http://www.pantenealtinkelebekodulleri.com/
Sosyal medyada  #PanteneAltinKelebek etiketini ve Pantene Türkiye Instagram ve Youtube sayfalarını takipte kalın!






Bir boomads advertorial içeriğidir.

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Pride and Prejudice // Love of Elizabeth & Mr. Darcy // - Tv Series 1995

25 Temmuz 2016 Pazartesi
Jane Austen'ın 2. romanı Pride and Prejudice'dan esinlenilen 1995 yapımı Mini Tv Serisinin başrollerinde Colin Firth ve Jennifer Ehle var. 6 bölümlük dizinin kurgusu o kadar iyi ki bir solukta izlemek mümkün. Mekanlar ve oyuncular için diyecek pek bir şey yok.
Gurur ve Önyargı'nın (Pride and Prejudice) romanı ortalama her on yılda bir ya bir sinema filmi, ya da televizyon filmi veya dizisi haline getirilmiştir. Başarılı örneklerinden biri için bu diziyi izlemenizi tavsiye ederim. Bu arada roman"Aşk ve Gurur" (Can Yayınları) & "Gurur ve Önyargı" (Hasan Ali Yücel Klasikleri) olmak üzere 2 farklı isimde okuyucuya sunulmuştur. Ben "Gurur ve Önyargı" cı kesimdenim,romanı okuduktan sonra bu başlığın kesinlikle daha uygun olduğu aşikar.


Bu arada Colin Firth'ü özel olarak anmadan geçersem kor ateşlerde yanarım animallah :P Sezarın hakkı sezara,beyefendi dizide pek bi mağrur pek bi karizmatik. Her ne kadar dizide sakil durmasa da Colinciğimin karşısında daha hoş bir hanım tercih edilebilirdi Elizabeth Bennet rolü için.



Mr. Darcy'nin Elizabeth Bennet'e kendisine acı veren aşkını itiraf ettiği müthiş replik :) 

19.yy klasiklerinden olan Pride and Prejudice'ın uyarlaması bu 6 bölümlük BBC yapımı diziyi izlemediyseniz hemen bir kap dondurma alıp ekran başına geçin, pişman olmayacaksınız ;)

10 Haziran 2016 Cuma

İnsan Denizin Olmadığı Yerde Umut Adına Martı Olmalı Bazen - Çilem Doğan Davası

10 Haziran 2016 Cuma
Herkese merhaba, uzun bir süredir paylaşım yapmıyorum. Pek içimden de gelmiyor açıkcası. Her defasında paylaşacak güzel bir şeyler kaldı mı ki diyerek kendimi geri çekiyorum. Malumunuz uzun zamandır millet olarak kaotik bir yapının içine sürüklendik gidiyoruz. Günlük hayatımıza dokunanan bizi mutsuz eden o kadar çok olay yaşıyoruz ki apolitik kalmak artık neredeyse imkansız. Lafı fazla uzatmadan bu yazıya vesile olan duruma geçelim. Blog okuyacak kadar sosyal medyayla iç içeyseniz Çilem Doğan'ı ve davasını da bildiğinizi varsayıyorum. Bir çoğumuz gibi adaletsizlik maduru kendisi. (Bu arada herkese eşit olmanın adaletli olmak anlamına gelmeyeceğini çoktan öğrendim) Her neyse, hala kendisinden başka insanları da önemseyebilenler için bu yazı. Lütfen paylaşmış olduğum kampanyayı imzalayarak yaşanan adaletsizliğe tepki verin.Bu yazıyı yazmamın 2 sebebi var aslında;birincisi dava ile ilgili kamuoyu oluşturmak,ikincisi de tepki verme/karşı koyma mefhumumuzu canlı tutmak. Zira Nazım'ın da dediği gibi insan denizin olmadığı yerde umut adına martı olmalı! Öyle değil mi?

25 Mayıs 2016 Çarşamba

There Is Too Much Blue In Missing You

25 Mayıs 2016 Çarşamba
Modern Talking'in efsane şarkısı, en derin duygulara tercümedir kendisi.Bir köşede dursun bakalım.


4 Nisan 2016 Pazartesi

İpana Luxe Perfection Beyazlatıcı Diş Macunu yorumlarım

4 Nisan 2016 Pazartesi
Doğru makyaj, dolgun kirpikler, bakımlı bir cilt, hacimli saçlar… En önemlisi de beyaz dişlerle sağlıklı, güzel bir gülümseme! Bu yüzden diş bakımına ve beyaz olmasına oldukça özen gösteriyorum. Sürekli yeni ürünleri deneyimlemeyi de seviyorum. Burada raflarda gözüme çarpan ve Amerika’nın en büyük diş macunu markası olan Crest aslında Procter and Gamble’ın Türkiye’de sunduğu İpana markasıyla tamamen aynı içeriklere sahipmiş. Dünyada ilk defa beyazlatıcı bantları üreten bir marka olduğu için 3 boyutlu Beyazlık ailesi oldukça ilgimi çekti. Son zamanlarda market alışverişine gittiğim her mağazada ve televizyonlarda sıklıkla İpana’nın yeni ürünü olan Perfection’a denk gelince ve özellikle 3 günde %100’e kadar lekesiz iddasını duyunca denemek istedim ve hemen aldım.
İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu ünvanına sahip bu diş macunu ile deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Diş hekimimin de daha beyaz bir diş için önerdiği İpana 3D White Perfection ile güvenle, bembeyaz gülebiliyorum.
Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içeriyor. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekeleri %100’e kadar etkin biçimde çıkarıp ve bembeyaz bir gülümsemeye sahip olmamızı sağlıyor.
Performansına gerçekten çok şaşırdım. Etkisi inanılmaz! İlk kullanımdan itibaren bile diş yüzeyindeki lekeleri çıkarma etkisini farkediyorsunuz. Keskin nane tadıyla ferahlığı sağlıyor, böylece uzun süre ferah bir nefese de sahip oluyorsunuz. Beyazlatma etkisi bu kadar iyiyken diş mineme hiç bir zarar vermediğini bilmek de çok güzel.


Procter and Gamble’ın tüm dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana ile Türkiye’de de raflarda yerini aldı. Denediğinizde bana hak vereceksiniz:) Kullanmadan kesinlikle inanmazdım, deneyince etkisini gördüm ve mükemmel sonuç aldım.
Tam bir bakım sağlamak için aynı ailenin Oral-B 3D White Luxe ağız bakım suyunu da kullanıyorum. O da diş macunu ve fırçasının ulaşamadığı alanlardaki lekeleri bile çıkararak uzun süre, keskin bir ferahlık sağlıyor.
Unutmadan küçük bir not ekleyeyim; P&G ve İpana ürün performansına o kadar güveniyor ki, memnun kalmazsanız paranızın 2 katını iade ediyor. Bu nedenle beyazlatıcı etkisini kendiniz de görün diye bence gerçekten denemeniz gereken bir ürün.
Ürünü satın almak isterseniz tıklayınız!


P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım. 
http://www.agizbakimuzmani.com/
#ipanaperfection  #gülüşünügöster
İçerik Kaynak: http://kokoshgirl.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=B7MDJzarokU

Bir boomads advertorial içeriğidir.

7 Mart 2016 Pazartesi

Yves Rocher Vakfı – Institut de France, Toprağın Kadınları Projesi

7 Mart 2016 Pazartesi
1991 yılında markanın kurucusu Yves Rocher’in oğlu Jacques Rocher tarafından doğa ve çevreyi koruma amacıyla kurulan Yves Rocher Vakfı, 2001 yılında, Fransa’nın en eski en prestijli ve en köklü kurumu olan Institut de France çatısı altına girdi. Aynı yıl,  Yves Rocher Vakfı-Institut de France, “Toprağın Kadınları” projesini lanse etti. ”Kar amacı gütmeden, çevre, eğitim,toplum konularında fayda sağlamak için emek veren kadınları desteklemeyi ve seslerini büyük kitlelere duyurmayı” hedefledi. Bugün, 2015 itibariyle “Toprağın Kadınları” projesi kapsamında 50 ülkeden 325 kadın doğaya, topluma,eğitime katkı veren projeleri için ödüllendirildi ve toplam 1.6 milyon euro ödül dağıtıldı.
Yves Rocher Vakfı – Institut de France tarafından yapılan proje Türkiye’de ilk kez bu sene yapılacak.
“Toprağın Kadınları” projesi 3 temel başlığı kapsamaktadır.
1.Biyoçeşitlilik: Çevre yararına bir bitki türü ve ya tabiat alanlarının koruma altına alınmasını sağlamak.
2.Toplum:  Çevre yararına alınan bir aksiyon ile,toplumun refahına sürdürülebilir katkıda bulunmak.Bu kapsamda “Kadın özgürlüğü ve cinsiyet eşitliğine destek” de çok önemli bir alt başlık olmaktadır.Bununla da Birleşmiş Milletlerin,1000 yıl kalkınma hedeflerinden birini desteklemiş oluyoruz.
3.Eğitim:  Çevre ile ilgili bir konuda çocukların ve gençlerin bilinçlenmesini sağlamak.
2015 yılı sonunda kazananın belirlendiği yarışmanın ödül töreni 2016 yılında, Türkiye’de gerçekleşecek olan bir seromoni ile duyurulacak. Ardından Paris’te uluslarası bir seromoni gerçekleşecek.
Daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayabilir ve videolarını izleyebilirsiniz.
#ToprağınKadınları

Bir boomads advertorial içeriğidir.

29 Şubat 2016 Pazartesi

Diş sağlığı hakkında

29 Şubat 2016 Pazartesi
Herkese yeniden Merhaba;
Youtube kanalımdaki Diş sağlığı videomda bahsettiğim İpana 3D White perfection’ı merak edenler için bir de burda detaylı olarak yazmak istedim.
Shakira’nin bembeyaz dişleriyle reklam yüzü olduğu macunu bende bir süredir deniyorum.


Ürünün içinde aynı yüzümüze uyguladığımız peelingler gibi minik partiküller bulunuyor ve diş beyazlatmayı vaadediyor.Macunun verdiği ferahlık hissi ve beyazlık çok güzel.
Detaylı bilgi için Youtube videomu buraya da ekliyorum. İzleyip yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın!
Ürünü Satın almak için buraya tıklayınız.
Daha detaylı bilgi için http://agizbakimuzmani.com/ sitesini ziyaret edebilirsiniz :)


Bembeyaz gülüşlü günler herkese!
#ipanaperfection  #gülüşünügöster
Kaynak: http://melodininmakyaji.blogspot.com.tr/

Bir boomads advertorial içeriğidir.

25 Ocak 2016 Pazartesi

Gülümsemeye dair şaşırtıcı gerçekler: Hangi gülümseme ne anlama geliyor?

25 Ocak 2016 Pazartesi
Vücut dili kullanımının en belirgin özelliklerinden olan gülümsemenin farklı çeşitleri, altında farklı anlamlar barındırıyor. Tıpkı hissederek gülümsemenin ve mutlu olmadığımız halde gülümsemenin karşımızdaki kişiler tarafından hissedilebiliyor olması gibi, nasıl güldüğümüzün de karşımızdaki kişiler tarafından algılanış biçimi farklılıklar gösterebiliyor.
Dudakları kapatarak gülümsemek
Dudaklar kapalı şekilde gülümsemek, gülümsemenin en yaygın olarak kullanılan çeşitlerinden biri. Kolay yapılabiliyor olması, gülümsemek istemediğimiz ancak gülümsememiz gereken durumlarda karşı tarafa kibar ve nazik bir tepki vermeyi daha kolay hale getiriyor. Dudaklar kapalı olarak gülümsemek, çoğunlukla samimi algılanmayan bir gülümseme biçimi. Gerçekten hissederek gülümseyen kişilerden dişlerini göstererek gülümsemelerini bekliyoruz. Her ne kadar orta dereceli bir samimiyet belirtisi olarak algılansa da, karşımızdaki kişinin gülümserken dişlerinin beyazlığına güvenmiyor oluşunun ya da dişlerindeki problemleri gizlemek isteyişinin de dudaklarını sıkı şekilde kapatarak gülümsemeyi tercih etmesinin sebebi olduğunu da aklımızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var.
Kendini beğenmiş gülümseme
Kendini beğenmiş ve odağın kendisinde olmasını isteyen insanların çoklukla kullandığı bu gülümseme çeşidinde, dudaklar genelde kapalı ve gülümseme sağa ya da sola çekilmiş olarak bulunuyor. Zaman zaman dudakların aralık olduğu ya da üst dudağın biraz daha kalkık tutulduğu durumlarda da gözlenebiliyor. Dudaklarla birlikte kaşlarda da bir tarafı kaldırmak gülümsemeyi tamamlayıcı olarak kullanılabiliyor.
Kendini beğenmiş şekilde gülümseyen insanların bir çoğu bulunduğu ortamda lider konumunda olmak isteyen ve odak noktası olmak isteyen kişiler. Kalabalık bir ortamda iletişim kurduğunuz kişilere bir süreliğine bu şekilde gülümsemeye devam ettiğinizde sizinle konuşurken çok daha dikkatli ve gergin olduklarını hissedebilirsiniz.
Yarım gülümseme
Kendini beğenmiş gülümsemeye oldukça benzeyen bu gülümseme türü, asimetrik bir görüntü yarattığı ve tam olarak ne yaptığınızın anlaşılmaması nedeniyle en karmaşık ve en farklı tepkiler alabileceğiniz gülümseme çeşidi. Kendine güven, utanma, ilgi, kızgınlık, dominantlık gibi birbirinden çok farklı duyguları yansıtabiliyor.
Ağız açık gülümseme
Ağız açık olarak gülümseme, dişlerin tamamının gösterildiği gülümseme çeşidinden farklı olarak, kahkaha atarken çekilmiş bir fotoğraf görüntüsünü andırır. Bu gülümseme de, şaşırtıcı şekilde çoğunlukla yapay ve samimiyetsiz bir imaj yansıtır. Her ne kadar yapay olsa da, bu şekilde gülümseyen kişiler çoğunlukla umursamaz, ben merkezci ve eğlenceli kişiler olarak tanımlanır. Özellikle fotoğraflarda fotojenik görünmenin en kolay yollarından biri, tüm dişleri göstermek ve ağzınızı olabildiğince açmak. Tabii ki öğle yemeğinde dişinizde maydanoz kalmadığından ve dişlerinizin yeterince beyaz olduğundan emin olduktan sonra:)
Bu içerik http://www.uplifers.com/ tarafından hazırlanmıştır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.