20 Nisan 2014 Pazar

Paskalya Kutlamaları ve Gelenekleri (Easter Day)

20 Nisan 2014 Pazar
Bugün Gregoryen ve Julyen takvimlerin nadir kesişmesi sonucu hem doğu hemde batı Hristiyanlari icin aynı güne denk geliyormuş sanırım Paskalya kutlamaları.Normalde Ortadoksların ve Katoliklerin kutlama tarihleri değişiyormuş. 
Yumurta boyamak,paskalya çöreği yapmak, tavşan şeklinde çikolatalar ikram etmek şeklinde sevimli bir kutlama üslubu olduğu için, benim de ziyadesiyle hoşuma gidiyor bu olay.Bütün inananlara ve önemseyenlere de mutlu Paskalyalar diliyorum buradan.
Neymiş ne değilmiş diye merak edenlere gelsin :)
***Paskalya tüm Hıristiyanlar tarafından kutlanır. Yaygın olarak kiliselerde düzenlenen ayinlerin dışında, kutlandığı ülkeye göre değişik gelenekler vardır. Bunlar arasında en yaygını şahısların birbirine genellikle çikolatadan yapılan Paskalya tavşanı ve Paskalya yumurtası hediye etmesidir.
Paskalya, perhizle geçen beş haftalık (Büyük Perhiz) bir hazırlık dönemi ile son haftayı (Kutsal Hafta) kapsar. Paskalya Günü'nde (Diriliş Günü) sona erer.
Paskalya Günü için evlerde özel çörekler (Paskalya çöreği) yapılır; haşlanmış yumurtalar boyanır ; mumlar yakılır; dualar okunur.
Süryanilerin temmuz ayında kutladıkları Meryem Ana Paskalyası adı verilen yortu da Paskalya kavramı içine girer.
Katolik Kiliseleri'nde, Paskalya gecesi ayininde yeni ateş kutsanır, Paskalya mumu yakılır; Kitabı Mukaddes'ten bölümler okunur, vaftiz törenleri yapılır. Hıristiyanlığın başlangıç döneminde vaftiz törenleri, yılda yalnızca bir kez, Paskalya gününde yapılırdı.
Rum ve Rus Ortodoks Kiliselerinde gece ayinlerinden önce kilise dışında bir ayin alayı düzenlenir. Alay kiliseden çıkarken hiç ışık yakılmaz; dönüşte ise, İsa'nın dirilişini simgelemek için yüzlerce mum yakılır***.
Not:Yıldızlarla belirtilen kısım wikipedia dan alıntıdır :) 
Tavşan ne alaka diye sorarsanız da, meğersem bereketi temsilen seçilmiş bir sembolmüş. Tavşanlar yıl içerisinde yaklaşık 80 kez doğurabildikleri için bereketi simgelediğine inanılırmış.

18 Nisan 2014 Cuma

Çantamdan Ayırmadığım Yeni Bir Şey Var!

18 Nisan 2014 Cuma
Gülüşünüzün imzası dişleriniz derler. Gerçekten de öyle bence. Piyasada bembeyaz dişlere sahip olabilmek için pek çok ürün var, ancak ne yazık ki istediğim sonucu verebilen bir tanesiyle hala tanışamamıştım. Ta ki yakın bir arkadaşım bana Signal White Now Gold’u tavsiye edene kadar. Önceden raflarda olan White Now ürününe oranla White Now Gold’da anında beyazlatma etkisini 3 katına çıkartmışlar.
O ışıl ışıl, bembeyaz dişlere gerçekten de tek fırçalamada bile sahip olabildiğimi gördüğüm anda tamam dedim işte aradığım ürün buymuş. Özellikle “diş macunu” da demiyorum “ürün” diyorum çünkü klasik bir diş macunu banyoda aynanızın önünde durur, ancak Signal White Now Gold benim aynamın önünde duran değil, gün boyu çantamda taşıdığım bir kozmetik ürün gibi resmen. Nasıl ki gün içinde makyajımı tazeliyorum ve yenilenmiş gibi hissediyorum, Signal White Now Gold’la da ne zaman mücevher gibi parlayan dişlere sahip olmak istersem, çantamdan çıkartıp dişlerimi fırçalıyorum.
Ayrıca çok keyifli bir web sitesi var White Now Gold’un. www.pariltilihayatim.com Facebook’unuzla bağlanıyorsunuz ve bir anda kendinizi magazinlerin, paparazzilerin dünyasında buluyorsunuz. Ünlü magazin muhabiri Seyhan Erdağ, size ait milyon dolarlık bir villayı dolaşıyor. Fotoğraflarınız da evin duvarlarını süslüyor. Bu da yetmezmiş gibi www.pariltilihayatim.com ‘a girip formu dolduranlar arasından yapılacak çekilişle 75 adet içi Yves Rocher güzellik ürünü dolu Furla'nın efsanevi Candy Bag çantası hediye ediliyor. Daha ne olsun, Furla çantanıza atın Signal White Now Gold’u ve anında bembeyaz dişlere sahip olun!
Bir boomads advertorial içeriğidir.

Etiketler Giyisiler İçindir,İnsanlar İçin Değil; LGBT Bireyler Hakkında

Geçenlerde okulda bir seminere katıldım.Konusu LGBT Öğrencileri aile ve okul kıskacına karşı nasıl korunmalı idi. Bu seminer beni LGBT bireyler hakkında düşünmeye itti. Hali hazırda hiç kimsenin nasıl yaşadığıyla ilgili olmayan bir insan olduğum için bu konu hakkında hiç düşünmemiş olduğumu farkettim. Yetişme tarzımdan ötürü ne türk,kürt ne alevi sünni ayrımı bildim ben. O nedenle farklılıkları yadırgamam. Ama biliyorum ki Türkiye de bu tür şeyleri önemseyip namus meselesi haline getirenler var. Temennim bir gün gelip tüm dünyada bu ayrımların,ırkçılığın vs. son bulması.
Gelelim LGBT'ye. LGBT çoğunuzun ismini bile söylerken tedirgin olduğu bireylerin birleşmesinden oluşan bir topluluk. Onlar Lezbiyen,Gey,Biseksüel ve Trans. Bu isimlerin bir anlamı yok aslında onlarda senin benim gibi insan.
Hani şu gazetelerde üçüncü sayfalarda okuduğunuz, hatta belki de hiç dikkat bile etmediğiniz cinayetlerin ya da darp olaylarının çoğunda sadece farklı oldukları için hedef haline gelen bireyler onlar. Ömür boyu ayıplanmamak, dışlanmamak, aileleri tarafından reddedilmemek için kendileri gibi olamadan yaşamak zorunda kalmanın ağırlığını hissetmeyenlerin anlayabilecekleri bir hayat olmasa gerek. 
Ben bunu anlayamıyorum abi yaaa kabullenmiyorum demek yerine tek yapmanız gereken garip bakışlar atmamak ya da aşağılamamak mesela.İnsan gibi yaşamalarına izin vermek. Bu kadar basit. Hem sen insan olarak çok mu mükemmelsin de cinsel yönelimi ya da cinsel kimliği hakkında bir insanı eleştirme hakkına sahipsin. Herkes önce kendi insanlığını sorgulasın arkadaşım ondan sonra cinsiyetle falan ilgilensin. Türkiye şartlarında çok ütopik olsa da insanların bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamaları gereken bir konu.
O zaman biraz bilgi sahibi olalım.
Eşcinsel; Duygusal / Cinsel açıdan hemcinsine ilgi duyan kadın ya da erkek.
Gey; Erkek eşcinsel.
Lezbiyen; Kadın eşcinsel.
Biseksüel; Duygusal/cinsel açıdan her iki cinsiyete de ilgi duyan kadın ya da erkek.
Heteroseksüel; Duygusal/cinsel açıdan karşı cinsiyete ilgi duyan kadın ya da erkek. 
Travesti; Daha çok dış görünüşüyle ve davranışlarıyla karşı cinse ait olma isteğinde olan kişi.
Transseksüel; Kendisini karşı cinsten biri olarak tanımlayan kişi.(Transseksüel bir birey heteroseksüel,biseksüel veya eşcinsel olabilir. )
Homofobi; Genel anlamda eşcinsellere ilişkin olumsuz duygu,tutum ve davranışlar olarak tanımlanır.
Transfobi; Travesti ve transseksüellere yönelik önyargı ve nefreti anlatır. 
**Cinsel yönelim bir seçim değildir. Baskıyla ya da şiddetle engellenemez.
**Eşcinsellik bir hastalık ya da  duygusal sorun değildir.Altında her hangi bir oluş nedeni aranmamalıdır.
**Araştırmalar eşcinsel bireylerle diyalog kurmanın haklarında duyulan olumsuz düşünce ve önyargıları azalttığını göstermiş.
**Her eşcinsel aynı değildir.Nasıl ki her birey farklıysa,kadınlar ya da erkekler diye bir genelleme yapamıyorsak onlar içinde bir genelleme yapmak yanlıştır.
**Türkiye de eşcinselliğin saklanmasının başlıca sebebi nefret suçları ve toplum baskısıdır.
**Homoseksüel kelimesi hastalık olarak tanımlandığı için,bu kelimenin kullanımı homofobik bir yaklaşım içerebileceğinden ötürü mümkün mertebe tercih edilmemelidir.
**Siz çevrenizde olmadığını düşünseniz bile.Eşiniz ya da komşunuz eşcinsel olabilir.Zira Türkiye de eşcinsellik açıkça yaşanıp kabullenme evresi sancılı olduğu için evli eşcinsellere rastlamak mümkün.
**Cinsellikle ilgili tüm soruların yanıtını ise kendinize bir birey olarak aynı soruyu sorarak bulabilirsiniz.
Gelelim seminerden edindiğim en önemli bilgiye :) Bunu sona sakladım çok değerli olduğu için, şu ana kadar sıkılmadan okuduysanız ne mutlu :)
Öğretmenlerin LGBT bireylerin hayatındaki rolü; evet hayati önem taşıyan bir konu bu. Sen öğretmen olarak ne düşünürsen düşün,ne hissediyorsan hisset bu çocuklara ön yargıyla yaklaşamazsın, yaklaşmamalısın. Doktorlukta Hipokrat yemini olması gibi bir durum bu, sende öğretmen olarak her bireye karşı ayrı ayrı sorumlusun o nedenle ayrım yapamazsın!! Aksine böyle bir durumu tespit ettiğin anda okul içinden ve aileden gelecek baskıya göğüs germeli, ve öğrencilerin bu tür durumlara maruz kalmamaları için elinden geleni yapmalısın. Ders dediğin şey zaten kitaptan da defterden de bir şekilde öğrenilir, esas öğrenilmesi gereken nasıl düzgün bir birey olunabileceğidir bana göre. 
Son olarak;
Kaos GL - Gazi Mustafa Kemal Bulvarı 29/12 Demirtepe/Kızılay -ANKARA
Tel: 0312 230 03 58
E-mail: kaosgl@kaosgl.org
egitim@kaosgl.org
URL: www.kaosgldernegi.org
Not; Grup eğitim ve bilgilendirme seminerleri de düzenliyormuş istek üzerine. Her türlü soruyu da e-mail ya da telefon aracılığıyla cevapladıklarını söylediler :)  Özellikle üniversitelerde öğretmen adayları için bilgilendirme seminerleri kesinlikle yaygınlaşmalı.

17 Nisan 2014 Perşembe

Garnier Yenilenen Bakım Ürünleri Nasıldır Merak Ettim Diyenler Toplansın :)

17 Nisan 2014 Perşembe
İtiraf etmem gerekir ki bu ürünleri sadece kokuları ve renkleri güzel diye aldım :) Evet çok saçma ama öyle :) Meğerse böyle şeylerin de pazarlama stratejisi üzerinde  etkisi varmış. Vay arkadaş, yaşayarak öğreniyoruz adeta :) Zaten tonik delisi bir insan olmamdan mütevellit, alıp dene ne kaybedersin ki diyerek aldım. 
İlk olarak toniklerin kokuları gerçekten çok güzel, ferah ferah :) Ortada ki yeşil olan arındırıcı tonikte alkol etkisini çok net hissettim o nedenle bir daha almayı düşünmüyorum. Fakat arındırıcı etkisi olması sebebiyle alkol içermesi çok da mantıksız bir durum değil hani. 
Fiyatı bakımından tercih edilebilirler gayet ucuz çünkü :) Tazeleyici etkili olan maviyi genel olarak beğendim. Kokusu çok hoş olmakla birlikte cildimde her hangi bir rahatsızlık yaratmadı. Fakat Nivea'nın okyanus suyu özlü toniği hala favorim. Fiyatına göre çok çok iyi bir ürün. 


Express göz makyaj temizleyicisi de fiyat performans açısından gayet iyi bir ürün. Benim için en etkileyici tarafı ise rengi :) Mor olsun üç kuruş fazla olsun ilkesini benimseyen ben, mor şeylere ayrı bir sempati duyuyorum evet :) 
Fakat bunun yanında içeriğinde bulunan argan yağı sayesinde kirpik güçlendirici etkisi de varmış. 4 hafta kullanımda etkisi ortaya çıktığı için henüz gözlemleyemedik tabii :) Yağlı his bırakmıyor dese de bir miktar bırakıyor. Özellikle göz çevremde yağlı hissiyat oldum olası beni rahatsız etmiştir. Nedense bu yağın bana göz çevresinde yağ bezesi oluşumu şeklinde geri dönüşü olacağına dair acayip bir batıl inancım var :) O nedenle mümkün olduğunca uzak durma taraftarıyım. Fakat bu yağlı olmayanlar göz makyajını çok zor temizlediğinden pek tercih edilmiyormuş. Sene olmuş bilmem kaç yağ etkisiz iyi temizleyenini yapamadık demiyorlar da.... Neyse, bu durum beni ziyadesiyle üzüyor, bu nedenle ne kadar az makyaj o kadar az zarar diyorum :D

15 Nisan 2014 Salı

Caramel (Sukkar Banat)- Karamel Tadında Müthiş Bir Nadine Labaki Filmi

15 Nisan 2014 Salı
Allahım ben bu filmi neden daha önce izlememişim ki diye kahrolduğum filmlerden biriyle daha karşınızdayım. Sukkar Banat Lübnanlı Yönetmen-Oyuncu Nadine Labaki'nin elinden,kültüründen ve kadınlığından çıkmış harika bir film. Film ağır ve sakin ilerliyor bu nedenle kesinlikle hazırlıksız bir zamanda yakalanıp filmin güzel detaylarından mahrum bırakmayın kendinizi,aksine yeterince ayık ve bilinçli olduğunuzdan emin olun :) Benim yaptığım gibi uykulu bir halde izlemeye başlayıp film ilerledikçe nasıl bir film içerisine düştüm dedikten sonra filmi ikinci kere izlerken bulmayın kendinizi benden söylemesi :)
İşte bu güzel hatun kişisi (Nadine Labaki) filmi yazmış,yönetmiş bir de üstüne baş rolde oynamış. İyi ki de oynamış. Vay arkadaş o nasıl bir sahneye yakışmaktır :) Filmin harika müziklerini de eşi olan Khaled Mouzanar'a yaptırmış.
Film aynı zamanda 27.Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin açılış filmi olma özelliğini taşıyor. Özellikle filmdeki görsel başarı ve mesaj veren sahne geçişleri filmin başarısına etki eden en büyük etmen. Film içerisinde Lübnan kültürel dokusunu da her daim hissetmek hoş. 
Bu filmi başlangıcını sevdiğim filmler kategorisine de rahatlıkla alabilirim, zira başlangıcı eğlenceli ve etkileyici :) Filmin adından mütevellit, film içerisinde sık sık ağda sahneleri görmekteyiz, fakat bu sahneler o kadar estetik ve filme o kadar entegre ki zorlama hiç bir detay yok. Google bana filmin türü Komedi-dram dese de bana göre film safi dram. Fakat enteresan olan, filmi izlerken bu durumun bu derece farkına varamıyor olmamız.
Bana göre filme feminen bir film demekte yanlış olmaz,çünkü Nadine Labaki film içerisinde gereksiz erkek figürü kullanmamaya özen göstermiş.Öyle ki filmde kendisinin canlandırdığı karakterin gizli aşk yaşadığı erkek karakteri hiç bir zaman görmüyoruz. O karakter yalnızca varlığını ispat amacıyla arabanın içerisinde uzak çekim tekniğiyle arka profilden bize gösterilmiş bir siluet. Buna nazaran bu karakterin karısını filmde yoğun bir şekilde görmekteyiz. Bu da filmde verilmek istenen kadın merkezli temanın başarıyla uygulanmasını sağlamış. 
Mekan olarak çoğunlukla kuaför içerinde geçen film, izlerken kendisini o mekan kısıtlamasından kolayca sıyırıyor. Sinemadan çekim tekniğinden falan pek anlamam ama naçizane fikrim özellikle dış çekimlerde ışığın çok güzel kullanıldığı yönünde :) 
Her şeyden öte filmde öyle bir kaç sahne var ki, sadece o sahneler için dahi filmi oturup saatlerce izleyebilirim. İşte o sahneler filmin buram buram dram koktuğu sahneler. Dahasını söylemeyeyim artık merak eden açıp izlesin :D

2 Nisan 2014 Çarşamba

Seçim Gecesi 40 İlde Elektriklerin Kesilmesini Hiç Bir Olasılık Hesabı Açıklayamaz!!!

2 Nisan 2014 Çarşamba
Şöyle bir baktım da bloglar hala saç, baş makyaj konuşmakta oysa ki şu aralar konuşmamız gereken tek şey bana göre henüz atlatamadığımız seçimler. Öyle ki, Ankaralılar olarak günlerdir oy peşinde koşmaktayız.Memleketin geldiği hal öyle rezil, öyle korkunç ki oyunu verdikten sonra eve gelip, koltuğa şöyle bir gömülüp seçim sonucu izlemek artık tarihe karıştı. Seçim sisteminin ve iktidarın kokuşmuşluğu öyle bir seviyeye geldi ki ne yenilir ne yutulur cinsten.
Çalınan oylar mı dersiniz,tuvaletlerde yakılan oylar mı,çöpten çıkanlar mı?? Geçen seçimlerde yöntemleriniz işlemiş ve bu halk susmuş olabilir ama tüm bunlar uyanıştan önceydi.Artık yemezler!!
AKP seçmeninin bu yaşananları nasıl açıkladığını da ziyadesiyle merak etmekteyim. Çünkü seçim gecesi 40 ilde elektiriğin kesilmesini hiç bir olasılık hesabı açıklayamaz. 
Fakat sevgili Taner Yıldız seçmenlerini bu düşünme sürecinden  kurtarmış neyse ki,açıklaması gayet basit; Kedidir kedi. 
Yahu dağ başında mı yaşıyoruz yoksa 21.yüzyıldayız diye bizi mi yediler.
Biz Ankaralılar olarak bu civardaki kedinin gayet farkındayız,alın size eşgal.

Bir koltuk sevdalısının dramı Melih Gökçeğin ki. Seçimi kaybettiğinde hakkında açılacak soruşturmalardan aklanamayacağını bilen padişah yalakasının son çırpınışları.O kadar çaresizdir ki, kendisi balkon konuşmasında ön saflarda bulunmak yerine seçim gecesi okul kapılarını oğlu 
ve yardımcılarıyla aşındrımış sahtekarlık peşinde koşmuştur! Bu seçimin resmi kazananı Mansur Yavaştır sen kabul etsende etmesende. Kabul etmemek yanlızca senin çırpınışlarını daha acıklı hale getirecek, çünkü Ankaranın seni artık ne kadar istemediğini, senden nasıl sıtkının sıyrıldığını gördün. Millet senden kurtulmak için günlerdir sandık başlarında nöbette. Sen bu seçim sonucunu meşrulaştırsanda artık bu insanları evde tutamazsın daha önce yaptık yine yaparız.Hep söylediğimiz gibi direne direne kazanacağız sen rahat ol !!!!!!
AKP seçmenini de o aydınlık parti ampullerinin altında fikirlerini biraz olsun aydınlatmaya davet ediyorum. 
Görünen köyün klavuzunu istemenin manası var mı??